
Yumurtalık Kisti Nedir
Yumurtalık, kadınlarda rahmin iki tarafında, tüplerin dış tarafında simetrik bir şekilde bulunan, östrojen ve progesteron hormonlarını üreten dişi üreme organıdır. Yumurtalıklar, kadın üreme sistemi için en önemli endokrin bezlerdir. Bazı durumlarda, bu bezlerde çevresi epitelle çevrili, içi sıvı dolu keseler oluşabilir. Oluşan bu keselere yumurtalık kisti adı verilir. Yumurtalıkların aktif olduğu yaşlarda oluşan yumurtalık kistleri, kadınlarda genellikle 20-45 yaş aralığında görülmektedir. Nadiren de olsa çocuklarda ve ileri yaşlarda da görülebilmektedir. Gebe kalma amacıyla uygulanan tedavilerde kullanılan yumurtlamayı arttıran ilaçlar nedeniyle de yumurtalık kistleri oluşabilmektedir. Bazen tedaviye gerek bile duyulmadan kendiliğinden de geçebilen bu iyi huylu kistler, çok nadiren kansere dönmektedir. Yumurtalık kistleri temel olarak iki gruba ayrılmaktadır: Fonksiyonel yumurtalık kistleri ve patolojik kistler.
FONKSİYONEL YUMURTALIK KİSTLERİ
Yumurtalık kistlerinin zararsız bir türü olan bu kistler, en yaygın görülen kistlerdir. Yumurtlama döneminde değişmeye başlayan dokulardan gelişir. Çoğunlukla herhangi bir belirti vermeyen bu kistler, tedaviye gerek duyulmadan 1.5-2 ay içerisinde kendiliğinden geçebilir. İşlevsel yumurtalık kistleri de denilebilmektedir. Alt çeşitleri şunlardır;
Folikül Kistleri
Üreme çağındaki kadınlarda sıklıkla rastlanan bir yumurtalık kisti çeşididir. Genellikle hiçbir belirti vermeyen bu kistler, her ay büyüyen yumurtaların çatlamayıp büyümeye devam etmesiyle ortaya çıkar. Bu nedenle adet gecikmesine de sebep olabilmektedir. İnce, düzenli cidarlı, tek ve ultrasonda içi berrak sıvı dolu görünen kistlerdir. Boyutları genellikle 2.5-3 santimetreden büyüktür; hatta 10 cm’e kadar varabilir. Bu fonksiyonel kistler, çoğunlukla tedaviye gerek duyulmadan 1.5-2 ay içerisinde kendiliğinden kaybolur. Kaybolmaması durumunda hormonel tedavi yöntemine başvurulabilir. Nadiren de olsa bu tedavinin işe yaramadığı durumlarla karşılaşılırsa cerrahi müdahaleye başvurulabilir.
Korpus Luteum Kistleri
Sarı cisim veya sayı nokta adı da verilen Korpus Luteum, ovulasyon dediğimiz yumurtlama gerçekleştikten sonra, folikülün dönüştüğü yapıdır. Yumurta sperm ile buluşur, döllenme olursa gebelik oluşur. Erken gebelikte gebeliğin devamı için gerekli olan progesteron hormonunun üretimi korpus luteum tarafından gerçekleştirilir. Korpus luteum, genellikle gebeliğin 2. ayından itibaren küçülür. Döllenme olmaması halinde ise yumurta, biraz kan ve rahim iç tabakası ile birlikte dışarı atılır. Yumurtalıktaki korpus luteum ise genelde kaybolur. Bazen bu yapı yok olmayabilir ve içi sıvı dolup kistleşebilir. Bu kistleşen yapıya korpus luteum kisti denir. Bu kist 3-7 santimetre boyutlarına ulaşabilir. Salgıladığı hormon nedeniyle adet düzensizliğine de sebep olabilir. Çoğunlukla tek yumurtalıkta oluşsa da iki yumurtalıkta da görülebilir. Ultrasonda folikül kistlerinden farklı olarak, içerikleri daha yoğun görünür. Hatta bazen bu kistin içine kanama da olabilir. Bu durumda ‘Korpus hemorajikum’ (kanamalı kist) olarak adlandırılırlar. Korpus luteal kistler, herhangi bir komplikasyona neden olmadığı ve ağrı yapmadığı taktirde tedaviye gerek duyulmaz. Kendiliğinden kaybolurlar.
Teka Lutein Kistleri
Yumurtalıkların yüksek düzeyde hCG (human koryonik gonadotropin) hormonuna maruziyeti veya aşırı duyarlılığı nedeniyle uyarılması sonucu Teka Lutein kistleri oluşur. Luteinize olmuş folikül kistleridir. Genellikle iki taraflı çoklu lobüle ve septalı kistik yapılar şeklinde görülürler. Çoğunlukla bulgu vermezler ama bazen gebede aşırı tüylenmeye, aşırı bulantı kusmaya (hiperemezis garvidarum), preeklampsiye (gebelik zehirlenmesi) veya tiroid bozukluklarına yol açabilir.
PATOLOJİK KİSTLER
Endometrioma (Çikolata Kisti)
Endometriozis hastalığı rahim iç tabakasının (endometrium) batın boşluğunda veya organların yüzeyinde olmasıdır. Endometriomalar, endometrial dokuların yumurtalıkta kistleşmesine denmektedir. Halk arasında ‘Çikolata kisti’ diye adlandırılırlar. Bunun sebebi, içindeki sıvının koyu kıvamlı kahverengi-koyu kırmızı bir renkte olmasıdır. Endometriomada en yaygın görülen belirti, ağrılı adet görmedir. Sürekli olan karın ağrıları, ilişkide olan ağrılar ve kısırlık da endometriozis hastalığının diğer belirtilerdendir. Bu kistler küçük boyutlarda olduğunda ya takip edilir ya da ilaç ile tedavi tercih edilir. Takiplerde sürekli büyüme olursa, ağrı ilaçlarla kontrol altına alınamıyorsa cerrahi müdahale yapılabilir. Çikolata kistlerinin cerrahi olarak çıkartılması yumurta sayısını da bir miktar azaltabilir. Cerrahi kararı deneyimli ve bu konuda uzmanlaşmış hekimlerce verilmelidir.
Tuboovaryen Apse
Genital sistemin enfeksiyöz hastalıkları rahim, tüpleri ve hatta yumurtalıkları da tutabilmektedir. Tüp ve yumurtalıklar ciddi iltihap durumunda kompleks ve şiddetli bir tablo ile giden hatta bazen kanser ile karışabilen bir durum oluşturabilir. Yumurtalıklar tüp ile birleşerek ultrasonografide yarı kistik yarı solid (sert) yapılar şeklinde görülür ve bu kitleye tuboovaryen apse adı verilir. Enfeksiyonun diğer belirteçleri, kanda bakılan testler, hastanın klinik tablosu ile birlikte değerlendirilir. Yüksek ateş, karın ağrısı ve kötü kokulu vajinal akıntı şikayetleri olan hastalar çok beklemeden hastaneye başvurmalıdırlar.
Neoplastik Kistler
Yumurtalıklarda neoplastik dediğimiz tümöral yapılar iyi huylu (benign) veya kötü huylu (malignant) olabilir. Benign kistler içinde en sık görülen matür kistik teratomlardır (dermoid kist). Dermoid kistleri seröz kistadenom ve müsinöz kistadenom takip eder. Malign over tümörleri epitelyal over tümörleri, germ hücreli tümörler, seks kord stromal tümörler ve diğerleri olarak sınıflandırılabilir. Malign tümörler over kansererinde bahsedilecektir.
Dermoid Kist
İyi huylu olan tümöral yapıda bu yumurtalık kisti türü, çoğunlukla 30 yaş üstü kadınlarda görülür. Tıpta Matür kistik teratom adıyla da bilinen bu kist, embriyolojik dönemden kalan hücrelerin oluşturduğu doku ve ön organların bulunduğu, kese şeklindeki kitlelerdir. Genellikle kıl kesecikleri, ter bezleri ile deri tabakalarına rastlanırken, kan, yağ, kemik, diş, tırnak, sebum, kıkırdak ile tiroid dokusu da dermoid kistin içerisinde görülebilmektedir. Belirti vermeden tesadüfen saptanabildikleri gibi adet düzensizliği, karın ağrısı gibi spesifik olmayan şikayetlerle başvuran hastaların muayenelerinde de saptanabilirler. Tümöral oluşum olan bu kistler, nadiren kansere dönüşme riski taşıdığından düzenli olarak takip edilmelidir. Dermoid kistlerin büyük olanları (>4 cm) yumurtalığın, kendi etrafında dönmesine (over torsiyonu) neden olabilir. Yumurtalık döndüğünde damarlar sıkışır, kanlanma da bozulacağından acilen ameliyat gerekir. Ayrıca takiplerde, kistin büyümesi durumunda cerrahi müdahale ile alınması gerekir.
Seröz veya Müsinöz Kistadenom
: Seröz veya müsinöz kistadenomlar, overdeki epitel kaynaklı, tek veya çift taraflı olabilen, multi lobüle olabilen kistlerdir. Çok büyük boyutlara ulaşabilirler. Çoğunlukla tesadüfen, kontroller sırasında saptanırlar. Büyük kistler basınç hissi, baskı, ağrı gibi şikayetlere yol açabilir. Aynı dermoid kistte olduğu gibi, yumurtalığın kendi etrafında dönmesine (torsiyon) yol açabilirler.
Ultrasonografi ile değerlendirme sonucu yumutalık kistlerinin kötü huylu veya iyi huylu olma ihtimalleri %100 olmasa da tahmin edilebilir. Kistin katı kısmının sıvı kısmından daha çok olması, kalın çeperli olması, septasının kalın olması, düzensiz olması, kötü huylu (malign) olma ihtimalini düşündürür. Eşlik eden bazı bulgular da bu ihtimali destekler. Karında asit olması, tümör belirteçlerinin yüksek olması şüpheli bulgulardır. Malign olduğu düşünülen kistlere jinekolojik onkoloji bölümünün olduğu merkezlerde müdahale edilmesi gerekir. Operasyonda çıkarılan kist genelde hızlı patoloji (frozen) ile değerlendirilerek, iyi ya da kötü huylu olmasına göre ameliyata devam edilir.
Polikistik Over Sendromu (PKOS)
Polikistik over sendromu aslında başlı başına endokrin bir hastalıktır. Yumurtalık kistleri ile çok karıştığından bu konuda yer verilmiştir. Hipofiz bezinin ön lobundan salgılanan pitüiter hormonların (FSH, LH) düzensizliğiyle ortaya çıkar. Yumurtlamada düzensizlik, az sıklıkta adet görme veya uzun süre hiç adet görmeme ile sonuçlanır. Bu hastalarda androjen seviyesinin yüksekliği bulguları da vardır. Fazla sivilce, aşırı tüylenme gibi belirtiler olmaktadır. PKOSlu hastalar çoğunlukla yüksek kilolu, karında yağlanmanın olduğu ve metabolik rahatsızlıkların (insülin direnci, diyabet) da görüldüğü hastalardır. Yumurtalıklar hacim olarak büyüktür ve 12den fazla ufak foliküller, inci kolyesi gibi dizilmiş bir görüntü oluştururlar.
YUMURTALIK KİSTİ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Hiçbir belirti göstermeyen ve ağrı yapmayan kistler, muayene esnasında fark edilebilir. Yumurtalıklarda oluşan kistler genellikle organda işlevsel bir bozukluğa neden olmaz. Görülebilecek belirtiler şu şekilde sıralanabilir;
- Kasıklarda ağrı
- Karın bölgesinde şişlik ve ağrı
- Düzensiz adet görme veya adet görememe
- Sancılı adet görme
- Sindirim sistemi bozuklukları
- İdrar yolu problemleri
- Cinsel ilişki esnasında ağrı
- Bulantı, kusma
- Göğüslerde hassasiyet
- Pelvis bölgesi ve uyluklarda ağrı
- Elle hissedilen kitle
- Hamile kalamama
- Anormal kilo artışı
- Tüylenme
Acil müdahale gerektirebilecek ciddi semptomlar şunlardır;
- Zaman içerisinde geçmeyen bulantı ve kusma
- İştah kaybı
- Yüksek ateş
- Şiddetli ağrı
Bu belirtilerin görülmesi durumunda hemen doktora başvurulmalıdır. Acil müdahale veya ilaç tedavisi, bazen de hastaneye yatış gerekli görülebilmektedir. Herhangi bir belirti görülmese bile tespit edilen kistin, alanında uzman hekim tarafından düzenli takibi gereklidir. Bunun sebebi ilerleyen dönemlerde herhangi bir komplikasyona neden olmayacağından emin olmaktır.
YUMURTALIK KİSTİ NASIL TEŞHİS EDİLİR?
Yumurtalık kistlerinin teşhisi genellikle rutin jinekolojik muayene ile yapılmaktadır. Kadın doğum muayenesinin günümüzde rutin bir parçası olan ultrasonografik inceleme yumurtalık kistlerinin tanısında oldukça yararlıdır.
Ultrasonografi
Yüksek frekanslı ses dalgaları ile görüntüleme yapılır. Kistin veya kistlerin boyutları ve türü hakkında bilgi sahibi olmayı sağlayan zararsız bir yöntemdir. En yaygın tercih edilen görüntüleme yöntemidir.
Gerek görülmesi durumunda başka tetikler de istenebilir. Bu tetkikler şunlardır;
Doppler Ultrasonografi
Halk arasında renkli ultrason olarak da bilinen tetkiktir. Karından veya vajinal yolda yapılabilmektedir. Kandaki kırmızı kan hücrelerine çarpan ses dalgalarının yansımasına göre damarlanma durumunu ve dağılımını gözleme amacıyla kullanılır. Kötü huylu yumurtalık kistlerinin damarlanması fazla ve damar içi direnci düşük olduğundan teşhis konulmasında tercih edilen bir yöntemdir.
Bilgisayarlı Tomografi Taraması
Bilgisayarlı tomografi adıyla da bilinen BT (İngilizce Computerised tomography nin kısaltması olan CT ile de anılmaktadır) taraması, röntgen ışınlarıyla vücuttaki iç organların kesit görüntülerinin ve anatomik yapısının görüntülenebildiği bir yöntemdir.
Manyetik Rezonans Görüntüleme
Alt abdomen ve üst abdomen manyetik rezonans görüntüleme (MRG) yumuşak dokularda tomografiye üstündür. Yumurtalık kistlerinin natürü hakkında bilgi verirken diğer abdominal organlarda patoloji olup olmadığını da araştırır.
Kan Testleri
Yumurtalık kistlerinde en çok kullanılan hormon kanda bakılan tümör belirteçleridir. Bunlardan en yaygın bakılan CA125 değeridir. Ancak bu hormon çok spesifik olmayıp, kanser dışı birçok durumda da artabilir. Çikolata kisti veya endometriozis durumlarında da yüksek çıkabilir. Bu nedenle HE4 değerine de bakılarak yumurtalık kistlerinin kanser ihtimali tahmin edilmeye çalışılmaktadır. Tutarlı ve doğru sonuç almak için bu iki değerin bir arada değerlendirilmesi gerekir.
YUMURTALIK KİSTİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Yumurtalık kistleri yeterince büyüyüp belirti vermediği sürece anlaşılamadığından, düzenli muayene ve kontrollerin yapılması gerekir. Yumurtalık kistleri için genel tedavi yöntemleri, kistin büyüklüğüne, verdiği belirtilere, hastanın yaşına, gebelik durumuna ve kötü huylu olma ihtimaline göre değişiklik göstermektedir. Kötü huylu yumurtalık kistleri, çok hızlı büyümekte ve ancak hastalık ilerlediğinde yol açtıkları semptomlarla anlaşılabilmektedir. İleri evrede tedavi daha zordur ve uzun sürmektedir.
Genelde çapı 5 santimetreden küçük olan, büyüme eğilimi olmayan fonksiyonel kistlerin kendiliğinden geçmesi beklenir. Adet düzensizliği, ağrı gibi belirtiler görülmesi durumunda doğum kontrol hapları veya diğer hormon ilaçlarıyla kontrol altına alınabilir. İltihaplı kistlerde tedavi yöntemi olarak antibiyotik kullanımı tercih edilir. Kistlerin büyüme eğilimi olup olmadığından ve kötü huylu kistlere dönmediğinden emin olmak amacıyla düzenli takip edilmesi gerekir. Beş santimetreden büyük olan ve büyüdüğü tespit edilen, şüpheli görünen, hastanın hayatını olumsuz yönde etkileyecek şekilde belirtiler gösteren ve sağlığını tehdit eden şüpheli kistler için cerrahi müdahale yapılması gerekir. Cerrahi müdahaleye gerek duyulan kistlerin özellikleri şu şekildedir;
- Kist boyutunun 5 santimetreden büyük olması
- Kistte büyümenin devam ettiğinin görülmesi
- Şiddetli belirtiler göstermesi
- İlaçla tedaviye yanıt vermemesi
- Kötü huylu olma riski
- Torsiyon(burkulma) veya patlama(yırtılma) riskinin yüksek olması
Çapı daha küçük olan kistlerde küçük kesikler açılarak sadece kistin kendisi çıkarılabilir (kistektomi). Kanser riski olan büyük kistlerde hastanın yaşı da gözetilerek, yumurtalıklar ve uterus yani rahim birlikte çıkarılabilir. Menopoza girmiş hastalarda bu daha olası bir durumdur. Büyüme eğiliminde olan kistler, iç basıncın artmasıyla yumurtalığı dönme hareketi yapmaya zorlayabilir. Bu dönme hareketi (torsiyon) yumurtalığa giden damarların tıkanmasına yol açar ve acil müdahale endikasyonudur. Kistte yırtılma da akut karın dediğimiz şiddetli tabloya yol açabilir. Dermoid kist, endometrioma içerikleri batın içi organlarda inflamasyona neden olur. Acil cerrahi müdahale gerekir. Acil yapılan cerrahi müdahalelerde yumurtalığın kaybedilme riski vardır. Bu nedenle kistlerin düzenli takip edilmesi ve bu duruma gelmeden kontrol altına alınması, tedavisi önemlidir.
Yumurtalık kisti ameliyatında kullanılan iki cerrahi yöntem bulunmaktadır.
Laparoskopi (Kapalı Cerrahi Yöntem)
Açık ameliyattan farklı bir cerrahi yöntemdir. Göbek deliğinden ve karın bölgesinden 0,5-1 santimetre boyutlarında küçük kesiler yapılarak uygulanan bir kapalı ameliyat yöntemidir. Genel anestezi altında yapılır. Yumurtalık kistlerinde ilk olarak tercih edilen cerrahi yöntemdir. Büyüme eğilimi olmayan ve kanser riski taşımayan, iyi huylu kistlerde tercih edilir. Genel anestezi altında göbek deliğinden girilen iğne yardımıyla karın içerisine karbon dioksit gazı verilerek, karın boşluğu şişirilir. Bu şekilde müdahale için gereken alan elde edilmiş olur. Göbek deliğinden açılan kesiden ince ve uzun bir teleskop ile batın içi gözlemlenir. Yüksek teknolojiye sahip kameralar ile 20 kat daha büyük ve detaylı bir görüntü elde edilebilir. Laparoskopi sayesinde ciltte büyük izler kalmaz. Kesiler minimal büyüklükte olduğundan, enfeksiyon riski en aza indirilmiş olur. Ağrı açısından da açık ameliyata oranla avantajlıdır. Ameliyat sonrası karın içi yapışıklık riski de düşüktür. Hasta operasyondan birkaç saat sonra ayağa kalkabilir. Yatış süresi açık ameliyata kıyasla oldukça kısadır.
Laparotomi
Açık ameliyat olan Laparotomi Tıp literatüründe abdominal eksplorasyon olarak adlandırılmaktadır. Teşhis koymak amacıyla, karın içini izlemek ve tedavi amacıyla uygulanılır. Laparotomi, bir açık ameliyat yöntemidir. Günümüzde cerrahi müdahalelerin mümkün olduğunca küçük ve az kesilerle yapılması sağlanır. Laparotomide yapılan kesilerin büyüklüğü, kistin boyutuna göre değişiklik göstermekle beraber 10-15 santimetreyi bulabilir. Bu cerrahi operasyon genel anestezi altında yapılır. Gerekli görülen durumlarda kistlerle beraber rahmin veya yumurtalığın alınması gerekebilir. Sadece kistin çıkarılması operasyonuna kistektomi, kistle beraber yumurtalığın alınması operasyonuna ooferektomi denir.
Genel bir değerlendirmeyle özetleyecek olursak, yumurtalık kistleri, kadınlarda sadece yumurtlamanın devam ettiği dönem değil, kadın hayatında her dönemde görülebilen jinekolojik problemlerdendir. En sık görülen fonksiyonel kistler genellikle bir belirti göstermeden kendiliğinden yok olur. Yıllık jinekolojik kontrollerin aksatılmaması, onun dışında belirti görülmesi durumunda kadın hastalıkları ve doğum hekim tarafından muayene yapılması kritiktir. Kistlerin yaklaşık %90’ının iyi huylu olduğu, ancak iyi huylu kistlerin de soruna yol açabileceği unutulmamalıdır. Takip dışında cerrahi müdahaleyi gerektiren bazı durumlar söz konusudur.
Bunlar;
- Kistin büyüme eğilimi olması
- Şiddetli belirtiler göstermesi
- Kötü huylu olma riski
- Diğer organlara baskı yapması
- Gebelik için risk oluşturması
Küçük çaplara sahip ancak belirti gösteren ve kişinin günlük yaşantısını olumsuz etkileyen iyi huylu kistlerde kapalı ameliyat yani laparoskopi tercih edilir. Büyük çaplı ve kanser riski taşıyan kistlerde açık ameliyat yani laparotomi tercih edilir. Bunun nedeni, kötü huylu kist alınırken patlatılmamalıdır. Düzenli bir şekilde takip edilen ve kontrol altına alınan yumurtalık kisti gebelik için bir problem oluşturmaz. Hamile kalmak isteyen kişilerde bulunan kist, çoğunlukla gebe kalmaya engel değildir. Özetle yumurtalık kistleri için büyük endişe ve korku duymak doğru değildir. Düzenli takip ve doğru tedavilerle içiniz güvende olacaktır. Yumurtalık kistlerinin kadın üreme sisteminin bir parçası olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.