image description

Menopoz Ve Hormon Tedavisi

Kadın hayatının evreleri yenidoğan döneminden başlar (doğumdan sonraki ilk 28 gün); klimakterium ve yaşlılık ile sona erer. Sekiz yaşına kadar çocukluk dönemi, 8-15 yaş arası prepubertal ve ergenlik dönemi, 15-18 yaş arası adölesan çağ, 18 yaş sonrası olgunluk dönemi olarak geçmektedir. Ortalama 50 yaş sonrası üreme çağı sona erer ve kadın menopoza girdikten sonra yaşlılık başlar.

Menopoz ve klimakterium farklı anlamdadır. Klimakterium kadının menopoz öncesi ve sonrası geçiş döneminin tamamını içine alır. Endokrin, fiziksel ve geçici fizyolojik değişikliklerin olduğu dönemdir. Yumurtalıkların (Overler) tamamen tükendiği durumda artık adet döngüsü de olmayacaktır. Bir kadın bir yıl adet olmadığında ise menopoz tanısı konmuş olur. Ülkelerde etnik kökene göre farklılık göstermek suretiyle, Amerika Birleşik Devletrleri’nde ortalama menopoz yaşının 51.4 olduğunu söyleyebiliriz. Bizim ülkemizde de ortalama menopoz yaşı 48-50 arasında değişmektedir. Menopoz ya doğal bir süreçte fizyolojik olarak ya da cerrahi olarak yumurtalıkların alınmasını takiben gerçekleşebilir. Ameliyat ile menopoza cerrahi menopoz denilmektedir.

İnsan ömrü uzadıkça Menopoz dönemi de kadın hayatının yaklaşık yarısını kapsar hale gelmiştir. Dolayısıyla bu dönemi en güzel sağlıklı şekilde geçirmek, bu konuda bilinçlenmek ile başlar.

Menopoza Giriş Yaşı Bilinebilir Mi?

Her kadın doğumda belli sayıda yumurta rezervi ile doğar. Menopoz yaşını belirleyen en önemli etken genetiktir. Mesela annesinin menopoz yaşı, bize kadının menopoz yaşı hakkında kabaca fikir verebilir. Irk, sosyoekonomik durum, gebelik sayısı, ilk adet yaşı menopoz yaşını etkileyen diğer faktörlerdir. Bazı sistemik hastalıkların varlığı, geçirilmiş yumurtalık cerrahisi veya sigara içip içmeme durumu da yumurta sayısını ve dolayısıyla menopoz yaşını etkiler.

Yumurtalık rezervini öngörmek amacıyla kullanmak amacıyla kullandığımız çeşitli testler (adetin 3. günü hormonlar ve amh gibi) vardır. Bu testler menopoz yaşını net olarak söylemese de tahmini bir öngörüde bulunabilirler.

Terminoloji

Premenopoz, menopoz öncesi dönemdir. Perimenopozal dönem artık yumurtalıklarda düzenli bir fonksiyon olmayan düzensiz adetler, arada olan ateş basmaları, duygudurum değişiklikleri gibi şikayetlerle giden geçiş dönemidir. Her hastada klinik seyir farklıdır. Postmenopoz ise menopoza girdikten sonraki dönemdir. Birçok hastalık durumu üreme çağında ve postmenopozal dönemde farklı değerlendirilebilir. Örneğin; yumurtalık kistlerinin postmenopozal olanları, menopoz sonrası dönemde vajinal kanama hep titizlikle değerlendirilmelidir. Prematüre menopoz kırk yaşından önce menopoza girilmesidir.

Menopoz Şikayetleri Nelerdir?

Menopozda kadın yumurtalıklarından östrojen ve progesteron artık salgılanmadığından bu hormonların eksikliğine bağlı semptomlar yani şikayetler görülür. Başta sıcak basması terleme ve bunun yol açtığı uyku bozuklukları gelir. Bu şikayetlerin nedenleri aşağıda detaylı anlatılmıştır. Duygudurum bozuklukları, dikkat eksikliği, konsantrasyon eksikliği, göbek etrafında yağlanma, kilo artışı, vajinal bölgede kuruluk, ilişkide yanma batma acı hissi, sık idrar yolu enfeksiyonları, idrar kaçırma, pelvik organ sarkması menopozda görülen diğer şikayetlerdir. Menopozdaki östrojen azalması ile birlikte görülen osteoporoz yani kemik erimesi ileri derecelerinde sırt ağrıları, boyda kısalma, omurga kırıkları, hafif travmalar ile oluşan patolojik kırıklar ile kendini gösterir.

Menopozda Ateş Basması Neden Olur?

Ani ateş basmaları ve terlemeler menopoza giren kadınların %70 ila 80’inde görülebilir. Menopozda en sık görülen semptomdur. Tipik olarak bu bulgular menopoza geçiş dönemi dediğimiz perimenopozal dönemde görülmeye başlar. Menopozal semptomlar adetler kesilmeden önceki erken dönemde başlayabilir. Son adete yakın başlayıp sonra azalabilir. Erken başlayıp yüksek şiddette devam edebilir veya sürekli olarak az görülür. Risk faktörleri obezite, sigara içmek, fiziksel aktivitenin az olması, sosyoekonomik faktörler ve genetik faktörlerdir.

Sıcak basmalarının patofizyolojik mekanizması, beyinde hipotalamustaki termoregulatuar merkezin östrojen azalması ile birlikte disfonksiyonundan kaynaklanır. Premenopozal kadınlar vücut sıcaklığı 0.4 derece yükseldiğinde ısıyı azaltmak için mekanizma başlatırken, menopozdaki kadınlarda çok daha düşük artışlarda bu mekanizma harekete geçer. Periferal vazodilatasyon yani el ve ayaklarda kılcal damarlarda genişleme, kan akımını arttırır. Terleme ısı kaybına yol açar, ve vücut ısısı normalin altına düşer. Vücut ısısını normale döndürmek için bu sefer de titreme başlar. Östrojen alımı ‘termonötral zonu’ tamir eder ve ateş basmaları büyük oranda azalır. Ateş basmalarının hayat kalitesi üzerine olumsuz etkileri yanısıra, artmış kardiovasküler risk ve kemik kaybı ile ilişkili olduğu da gösterilmiştir.

Menopoz Döneminde Hormon Tedavisi Yapalım Mı?

Bir kadın menopoza girdiğinde yumurtalıklarından artık östrojen ve progesteron hormonları salgılanmıyordur. Hormon tedavisi ile kadına verilen östrojen ve progesterondur. Tabi bu hormonların doğal olanları ve sentetik olanları mevcuttur. Hormon tedavisine geçmeden bu hormonların vücutta farklı sistemlerdeki etkilerini bilmek gerekir.

Östrojen hormonu kadında başlıca yumurtalıktan salgılanan hormondur. Yağ dokusunda bir enzim vasıtasıyla testosterondan dönüşüm ile de vücutta östrojen sentezi olur. Dolayısıyla kabaca kilolu kadınlarda östrojen düzeylerinin bir miktar daha fazla olduğu söylenebilir.

Östrojen hormonunun kemik üzerine etkileri

Östrojen hormonu kemik için anabolik etkileri olan yani kemik yapımını arttıran bir etki gösterir. Kemiği yıkan osteoklast hücrelerini bloke eder ve dolayısıyla kemiği koruyucu bir etkisi vardır. Menopoz dönemi ile birlikte östrojen azaldığında kemik erimesi hızlanır. Tepe kemik kütlesi düşük olan kadınlarda daha da düşük kemik kütlesi en ufak bir travma ile oluşabilecek patolojik kırıklara yol açar. İleri yaş kadınlarda kalça kırığı ve buna bağlı hastalık, kemik erimesinin en ciddi sonucudur.

Östrojen hormonunun kardiovasküler sistem üzerine etkileri

Kardiovasküler sistem dediğimizde kalp ve damarlar akla gelmelidir. Östrojen hormonu kalp damar hastalıkları sıklığını arttırmaktadır. Ağızdan alınan östrojen hormonu damar içi pıhtılaşma riskini özellikle yüksek risk grubu hastalarda arttırmaktadır.

Östrojen hormonunun beyin üzerine etkileri

Östrojen hormonunun hippokampus bölgesindeki sinir hücrelerini uyardığı ve bilişsel fonksiyonlar üzerine olumlu etkileri olduğu bilinmektedir.

Östrojen hormonunun genital sistem üzerine etkileri

Östrojen hormonu rahim iç tabakasında yani endometriumda hücre çoğalmasını sağlar. Sonuç klinikte rahim duvarı kalınlaşması olarak görülür. Progesteron ise endometrium tabakasında desidualizasyon, bir nevi koruma ve olgunlaşma sağlar. Progesteron olmadan sadece östrojene maruz kalmak rahim iç tabaka kalınlaşmasını arttırır ve rahim kanseri riskini arttırır. Dış genital bölgelerde östrojen hormonu vajen ve vulvanın kanlanması dolayısıyla da nemlenmesinde rol alır.

Östrojen Tedavisine Progesteron ne zaman eklenmelidir?

Progesteron ile karşılanmamış östrojen rahim kanseri riskini arttırmaktadır. Rahmi olmayan hastalara hormon verilecekse sadece östrojen tercih edilmektedir.

Hormon Tedavisini Kimlere Verelim?

Tüm bu bilgilerin ışığında günümüzde ortalama menopoz yaşından önce bir kadın menopoza girmişse önerilen; engel bir durum yoksa hormon tedavisi başlamaktır. Menopoz yaşından sonra hormon tedavisinin avantaj ve dezavantajları tartışılarak; tedaviye devam edip etmemeye hasta ile karar verilir.

Hormon kullanmasından sakınca bulunmayan tüm kadınlar (hormon tedavisine kendi rızasıyla onam verenler) hormon tedavisi alabilir.

Hormon Tedavisini Nasıl Verelim?

Günümüzde hormon tedavisi ile ilgili güncel bilgiler doğal ve doğala yakın hormonların yan etki ve güvenilirlik anlamında çok daha iyi sonuçlar verdiğini göstermektedir. Östrojen tedavisi estradiol şeklinde ciltten emilen bantlar yoluyla veya tabletler ile verilebilir. Ağızdan alınan östrojen formlarında, östrojen karaciğerde metabolize olur. Ciltten emilme ile hormonun karaciğerden ilk geçiş etkisi olmamakta ve direkt kana geçmektedir. Ciltten emilme ile hormonun karaciğere uğramayışı, pıhtılaşma ile ilgili riskleri azaltmaktadır; özellikle risk grubunda çok daha güvenlidir.

Progesteronların da sentetik ve doğal olanları mevcuttur. Sentetik progestinler ağızdan alınırken doğal mikronize progesteron hem ağızdan hem de vajinal yoldan kullanılabilmektedir. Doktorunuz size en uygun tedaviyi düzenleyecektir.

Kimlere Hormon Vermemiz Sakıncalıdır?

Hormon kullanımı ile ilgili en çekinilen durum meme kanseridir. Bununla ilgili literatür bilgileri aslında doğru yorumlandığında çok yüksek bir risk artışı bulunmamaktadır. Ancak tabiki meme kanseri olan veya geçmişte meme kanseri öyküsü olan kadında hormon tedavisi kontrendikedir. Diğer sakıncalı durumlar; rahim kanseri, nedeni belirlenmemiş vajinal kanama, karaciğer rahatsızlıkları, safra kesesi hastalığı, damar tıkanıklığı olan durumlar ve gebeliktir. Kontrol altına alınmamış diyabeti, kontrol altına alınmamış hipertansiyonu, astımı olan ve sigara içen kadınlarda da hormon tedavisi verilmemelidir ya da çok dikkatli olunmalıdır.

Sonuç olarak Menopoz dönemi günümüzde kadın hayatının çok büyük bir kısmıdır. Menopoz döneminde hormon tedavisi menopozal şikayetleri olan ve menopoz süresi 5 yılı geçmemiş kadınlarda önerilmektedir. Tedavi doz ve şekli kişiye özel şekilde ayarlanır. Lütfen bu konuda hekiminize danışmadan ilaç veya takviye kullanmayın. Sağlıklı yaşam için diyetisyen desteği, uygun bir egzersiz programı, günlük belli adım sayısı hormon tedavisinin yanında mutlaka olmalıdır.


DOKTORUNUZA SORUN