image description

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar (CYBH)

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (CYBH) cinsel temas yoluyla bir kişiden diğerine geçebilen enfeksiyonlardır. Bu hastalıklar zararlı bakteriler, virüsler veya parazitler tarafından oluşturulur. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (CYBH) kelimesi kulağa oldukça rahatsız edici gelmektedir. Ama maalesef, toplumda belli bir sıklıkta görülmesinin önüne geçememekteyiz. Bu hastalıkların belirti vermesi, bulaş süreci, etkenin yoğunluğu ve kişinin immün sistemine yani bağışıklığına bağlı olarak değişmektedir. Uygun ve zamanında tedavi edilmez ise de kronik hasar verici durumlara yol açabilir.

Aşağıda yaygın görülen cinsel yolla bulaşan hastalıklar sıralanmıştır:

  • Bel Soğukluğu (Gonore)
  • Trikomonas enfeksiyonu
  • Frengi (Sifiliz)
  • Herpes Enfeksiyonu (Uçuk)
  • Human Papilloma Virüs (Kondiloma)
  • Molluscum Contagiosum (Poxvirüs enfeksiyonu)
  • Klamidya Enfeksiyonu
  • Granüloma Inguinale
  • Hepatitler (Hepatit B ve C)
  • HIV

Cinsel yolla bulaşan hastalıkların birçoğu, belirti göstermeyebilir veya belirtileri hafif olabilir. Bu nedenle, hasta bir kişi enfekte olduğunu fark etmeyebilir ve başkalarına yayabilir. Bu nedenle, cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak için takip altında olunmalıdır. Korunmasız cinsel temastan kaçınmak, düzenli kontrollerinizi yaptırmak ve enfekte olduğunuzu düşünüyorsanız tedavi olmak önemlidir. Rutin yapılacak hekim kontrollerinin yanında, şüphe durumunda da doktor muayenesi aksatılmamalıdır.

Şimdi bu hastalıkları tek tek ele alalım.

Bel Soğukluğu (Gonore)

Halk arasında bel soğukluğu olarak bilinen, Neisseria gonorhea isimli bakterinin yol açtığı, cinsel ilişki ile bulaşan bir hastalıktır. Tüm dünyada yaygındır ve özellikle genç nüfusu etkiler (15-24 yaş). Hem kadınlarda hem de erkeklerde genital organları, idrar yollarını, rektum veya boğazı etkileyen hastalığa yol açar. Kadınlarda daha çok semptom yani bulgu vermeden görülür (%70). Bulgu verenlerde, rahim ağzında enfeksiyon, pürülan bir akıntı ve kaşıntı ile kendini gösterir. Bazı kadınlar adet arasında kanama, adet kanamasının yoğunluğundan şikayet edebilir. Erkeklerde de üretrit dediğimiz idrar kanalının enfeksiyonu bulguları vardır. Bir erkekte gonore tanısı konmuş ise, partneri de mutlaka tedavi almalıdır.

Kadınlardaki enfeksiyon, zamanında tanınıp tedavi edilmezse, pelvik inflamatuar hastalığa (PID) ilerleyebilir. Karın, kasık ağrısı, ilişki sırasında ağrı, yüksek ateş, üst genital kanala enfeksiyonun sıçradığının belirtileridir. PID tam tedavi edilmezse, ileride kısırlık, dış gebelik, kronik pelvik ağrı gibi sekeller bırakabilen bir hastalıktır. Klamidya ile gonorenin birlikteliği sıktır. O yüzden tedavi her iki ajan hedeflenerek planlanır. Partnere de mutlaka tedavi verilmelidir.

Trikomonas Enfeksiyonu

Trikomonas vajinalis adı verilen protozoal bir mikroorganizma tarafından oluşturulan, alt genital sistem enfeksiyonudur. Yani vajinit etkenlerinden bir tanesidir. %50 hastada herhangi bir şikayet gözlenmez. Bulgu verenlerde tipik bulgular sarı-yeşil köpüklü ve kötü kokulu bir akıntıdır. İdrarda yanma, ilişki sırasında acıma da trikomonas vajinitinde görülebilen şikayetlerdendir. Gebelikte trikomonas enfeksiyonu geçirilirse, komplikasyonlara (erken doğum, erken membran rüptürü) yol açabilir.

Tanı, genelde jinekolojik muayene ile konmaktadır. Tedavide, metronidazol veya tinidazol kullanılır. Hem kadın hem de erkek tedavi edilmelidir. Aksi takdirde erkekteki enfeksiyon kadında mükerrer enfeksiyonlarla sonuçlanacaktır.

Frengi (Sifiliz)

Sifiliz treponema pallidum denilen bir organizmanın neden olduğu cinsel yolla ve kanla bulaşabilen bir hastalıktır. Gelişmekte olan ülkelerde daha sık görülen frengi, erişkinlerde olduğunda 4 evrede kendini gösterir. Gebeliğinde sifilisin 1. veya 2. evresinde olan annelerin çocuklarında Doğuştan anlamına gelen Konjenital Sifiliz görülmektedir. Konjenital sifiliz burda çok detaylı anlatılmayacaktır.

Edinsel Sifiliz 1. Evre (Primer Sifiliz): Hasta kişi ile cinsel temas sonrası bulaşan sifiliz, 3 ila 90 gün arasında değişen bir kuluçka süresi sonrasında bulgu verir. Genital bölgede kabarık bir lezyon (papül) çıkar ve yüzeyi ülserleşip Şankr (ülser) halini alır. Keskin sınırlı bu ülser tipik olarak ağrısızdır ve tedavi edilmezse 3-6 haftada kendiliğinden iyileşir.

2. Evre (Sekonder Sifiliz): Tedavi almamış kişilerin yaklaşık %25’i ülserin görülmesinden 6 hafta ila 6 ay sonrasında tüm vücutta sistemik bir enfeksiyon hali belirir. Gribal semptomlar, halsizlik, hafif ateş ve kas ağrıları ile birlikte tüm vücutta görülen döküntü (lezyonlara Kondiloma Lata adı verilir) eşlik eder. Sekonder sifilizde hastalık tüm sistemlerde kendini gösterebilmektedir. Bu evredeki hastaların da çoğu aynı primer sifilizdeki gibi tedavi almasa bile kendiliğinden iyileşir. Bazı hastalar tekrarlayan ataklar şeklinde hastalık belirtileri gösterebilir.

Latent Evre: Latent dönemde hastalık herhangi bir bulguya neden olmaz. Sadece seroloji pozitiftir.

Üçüncü Evre (Geç Sifiliz): Hastalık ilk bulaştıktan 3 ila 15 yıl sonra ortaya çıkan, cilt, sinir sistemi ve kardiovasküler sistemi tutan evresidir. Deride ve kemiklerde gom adı verilen sifilize özgü nekrozlu kitleler görülür. Ana atar damarda (aortta) lezyonlar öldürücü olabilmektedir. Santral sinir sistemini de tutması kişinin psikiatrik hastalıklar göstermesine yol açabilir.

Sifiliz tedavisinde asıl ilaç 2 hafta süreli penisilindir. Allerji varsa başka antibiyotik verilmelidir. Gebeliğin başlangıcında her kadına kanda VDRL diye bilinen sifiliz için tarama testi uygulanmaktadır.

Genital Herpes

Herpes simplex virüsünün genital bölgede yol açtığı oldukça bulaşıcı olan bir cinsel yolla bulaşan hastalıktır. Bu virüs ilk alındığında, primer enfeksiyona yol açar. Primer enfeksiyon genital bölgede ağrılı, ufak, önce su toplamış gibi lezyonlar ile başlar ve bu lezyonlar ülserleşir. Ağrı, hassasiyet bazen hastanın yürümesini bile bozabilir. Lenf bezlerinde şişlik, halsizlik ateş gibi bulgular da eşlik eder. Antiviral tedavinin yanında lezyonlar için anestezik kremler verilebilir. Bu virüsün sinir ganglionlarında kuluçkada kaldığı, kişinin immün sisteminde bir çökme durumunda de rekürren enfeksiyonlara yol açtığı bilinmektedir.

Human Papilloma Virus (Kondiloma Akuminatum):

En sık görülen CYBH etkeni Human Papilloma virüsü (HPV) dür. Çok sayıda HPV türü vardır. Tip 6 ve 11 olanları genital siğillere (Kondiloma akuminatum) neden olur. Siğiller farklı morfolojide olabilir. Yerleşim yerleri alt genital sistemde vulvada, idrar deliğinin orda, anüste veya ağızda olabilir. Onkojenik HPV tipleri ise başta serviks (rahim ağzı), vajen, vulva, farenks (boğaz) ve anal kanserlerle ilişkilidir.

Kansere dönüşüm siğil lezyonlarında izlenmez. Ancak kozmetik olarak sıkıntı yaratırlar. Cerrahi olarak çıkartılabilirler veya farklı tedavi yöntemleri (koter, kriyoterapi, lokal yakıcı ajanlar) kullanılır. HPVnin bir türü saptandıysa diğer onkojenik tiplerinin de olabileceği unutulmamalı ve serviks taraması mutlaka yapılmalıdır.

HPV ye karşı koruma mümkündür. Toplumda çok yaygın olduğundan hem erkek hem de kız çocuklarının genç yaşta aşılanması HPV’nin görülme sıklığını azaltması açısından önemlidir. HPVnin yaygınlığının azaltılması rahim ağzı kanserlerini de azaltacaktır. HPV aşıları detaylı olarak başka bir bölümde anlatılmıştır.

Molluscum Contagiosum

Pox virüs lerin yol açtığı çok bulaşıcı olan bir hastalıktır. Sadece genital bölgede değil vücudun diğer bölgelerinde de içi su dolu kabarcıklar şeklinde lezyonlara yol açar. Mekanik olarak lezyonların destrüksiyonu ile tedavi edilir. Hastalar, ellerin yıkanması, havlu gibi kişisel eşyaların ortak kullanılmaması konusunda uyarılmalıdırlar.

Klamidya Enfeksiyonu: Chlamydia trachomatis adlı bakterinin yol açtığı bir cinsel yolla bulaşan hastalıktır. Bakteriyel cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında en sık görülenidir. Kadınlarda servisit, üretrit (idrar kanalında enfeksiyon), pelvik inflamatuar hastalık (PID), Lenfogranüloma Venereum ve endemik trahom etkenidir. Erkeklerde idrar yolu enfeksiyonu (üretrit, epididimit, prostatit) nedenidir.

Hastaların bir kısmı asemptomatiktir yani herhangi bir belirti göstermezler. Özellikle genç kadınlarda bulgu vermeyen durumlarda, ileride pelvik enfeksiyon gelişme riski vardır. Klamidya en sık N. Gonore ile birliktelik gösterir. Pelvik inflamatuar hastalık, karın kasık ağrısı, muayenede serviks veya uterin hareketlerde hassasiyet, ateş ve sistemik enfeksiyon bulguları ile kendini gösterir. Bazı durumlarda hastaneye yatış gerektirebilir. Komplike durumlarda damardan antibiyotikler ile tedavi edilmelidir. Yetersiz tedavi edilen olgularda, ileride tüplerde hasar kalma ihtimali vardır. Bu da dış gebelik, kısırlık gibi sonuçlar doğurabilir.

Genital kanal klamidya enfeksiyonunda, belirti olarak çok spesifik olmayan vajinal akıntı, adet aralarında lekelenme, ilişki sonrası kanama görülebilir. Muayenede servikste enfeksiyon belirtileri (kızarıklık, pürülan akıntı) görülebilir. Bazen idrar yolu enfeksiyonu belirtileri de eşlik edebilir.

Lenfogranüloma Venereum klamidyanın L1, L2 ve L3 suşları ile olan hastalıktır. Dünyada tropik alanlarda daha sıktır. Kasıklarda ağrılı lenf bezleri ile birlikte genital bölgede ağrısız lezyonlar görülür. Tedavi edilmezse lenfatik kanalların enfeksiyonu ile lezyonlar büyüyüp birleşme eğilimindedir.

Tedavi antimikrobiyal ajanlarla olmaktadır. Beraberinde gonore de eşlik etme ihtimali yüksek olduğundan gonore için de tedavi verilmelidir. Tedavi sonrası iyileşmenin görülmesi için, hastalara test uygulanması önerilmektedir. Partnerler klamidya ve gonore için taranmalı, test yapılamıyorsa da ampirik tedavi verilmelidir.

Granüloma Inguinale:

Klebsiella granülomatis adlı bakterinin yol açtığı, ağrısız dokunmakla kanamalı ülserler ve lenf bezlerinde şişlik ile karakterize bir hastalıktır. Genital bölgede ülserle giden cinsel hastalıkların ayırıcı tanısında akla gelmelidir. Tedavi antimikrobiyal ajanlarla yapılır.

Hepatit B , C

Hepatit B ve Hepatit C virüsleri kanla ve cinsel yolla geçen virüslerdir. Karaciğer dokusunda enfeksiyon ve taşıyıcılık durumunda karaciğer dokusunda harabiyet yaparlar. Hepatit B için aşılama programı mevcuttur; fakat hepatit C için bir aşı mevcut değildir. Antikor düzeylerinin yeterli seviyelerde tutulması hepatit B enfeksiyonundan korunmada önemlidir.

HIV (Human Immünodeficiency virüs- İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü)

HIV virüsü korunmasız cinsel ilişki veya kan yoluyla bulaşan bir virüstür. Bulaştığı kişilerin bir kısmında bağışıklık sistemini baskılayan bir hastalığa yol açar. Bu hastalık AIDS (Acquired Immune Deficiency Syndrome, Kazanılmış Bağışıklık Yetersizliği Sendromu) tir. Bağışıklık sisteminin çökmesi, vücudun enfeksiyonlara karşı savunmasız hale gelmesine yol açmaktadır. Hastalığın ileri dönemlerinde lenfoma, Kaposi sarkomu gibi kanserlerin gelişimi olabilmektedir. Günümüzde erken tanı ve başlanan antiretroviral ilaçlarla virüsün çoğalması engellenmekte ve uzun bir yaşam mümkün olmaktadır.

CYBH geçiren kişilerde HIV taraması ihmal edilmemelidir.

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıkların Taranması

CYBH taraması dendiğinde bulgu vermeyen, hiçbir şikayeti olmayan ama yüksek riskli grubun taranması anlamı çıkarılmalıdır. Yüksek risk, birtakım davranışlarla ortaya çıkmaktadır. Bunlar:

  • Son 60 günde yeni partner
  • Çoklu partner veya çok partneri olan bir partnerin olması
  • CYBH için tedavi alan biriyle cinsellik yaşamak
  • Kondom kullanmıyor olmak
  • Para için cinsel birliktelik
  • Seks işçileri ile birlikte olmak
  • İnternetten partner bulmak

Riskli davranışlar dışında genç yaşta olmak (15-24 yaş), eşcinsel birliktelikler, geçmişte CYBH öyküsü, HIV pozitif olmak, gebe kadınlar, ilaç bağımlılığı, ıslahevinde kalıyor olmak da yüksek risk grubuna girmektedir. Cinsel davranışların idealize edilmesi, tek partnerli olmak, kondom kullanımının yaygınlaşması ile genç nüfusun bilgilendirilmesi CYBH’lara karşı savaşta etkin olacaktır.


DOKTORUNUZA SORUN